13 Nisan 2014 Pazar

Viyana Yeme İçme ve Cafeler

By With Hiç yorum yok:
Evde kalmak kahvaltı için çok iyi oldu. Her ne kadar hostellerde de kahvaltı hazırlanabilse de insanın kendi evi gibisi yok:) Dışardaki kahvaltı ise pek bize hitap etmiyor. Biz Türkiyeden biraz peynir zeytin götürmeyi ve orda marketten de biraz alışveriş yapmayı tercih ettik. 3 gün boyunca taze ekmek ve kruvasan destekli, çay, 3 çeşit peynir, zeytin,yumurta,domates,salatalık, nutella, yoğurttan oluşan kahvaltının toplam maliyeti yaklaşık 40€ tuttu. Aldıklarımızın bir kısmı arttı dolapta bıraktık, ekmek ve peynirin kalanını da dönüş yoluna sandviç yaptık oldukça da faydalı oldu. Aslında öğle yemeği yememek gibi bir planımız olmasa da kahvaltıyı sağlam yapıp aralarda da pasta kek vs yeyince günleri 2 öğünle geçirdik ve bu da maliyeti ve yer arama derdini iyice azalttı. Akşam yemeği içinse aşağıdaki yerlere gittik:

Figlmueller Schnitzel deyince akla... dediler biz de figlmüllere gittik. Adamlar 1905'te kurulmuşlar, maaşallah. Schnitzel ile aram çok iyi olmamasına rağmen gayet güzel yedik. Benim daha çok beğendiğim ise patatesli mantarlı sebze çorbası gerçekten efsaneydi. salata ise yine patates olmakla birlikte iki kişiye bir tane alınabilir.İki tane yeri var figlmüllerin, gitmeden önce rezervasyon yaptırmakta fayda var. Nisan için Wolzeille şimdiden akşam yemeğinde dolu mesela. Orijinal olan Wolzeille, biz orada yedik. Siz de orda yeyin:) 3 çorba, 3 salata, 2 schnitzel, 3 içecek 60€ civarında bir hesap ödedik.

İkinci gün yemeği Tulpe Restoran'da yedik. Tulpe lale demek, Türk restoranı, et ihtiyacını gidermek için gittik. Schönbrunn'dan çıkınca yaklaşık 15 dakika yürüme mesafesinde. İşin açığı çok bir beklenti olmadan gittik ama menü de yemekler de gayet tatmin ediciydi. İstanbul'da bile gidebiliriz buraya, lezzet efsane değilse de iyi. Menü gurbetçi konuşması gibi, sadece Almanca, sadece Türkçe, Almanca-Türkçe. O an elemanın aklına nasıl geldiyse. 3 karışık kebap, salata,  cacık, kola ve Türk usulü çaylar yaklaşık 50 €' tuttu. 




3. gün yemekte kolaya kaçtık,Stephankirche'nin hemen dibinde Bizi diye bir pizzacıda yedik, Fast food tarzı pizzacı, büyükçe pizza dilimi 3€ ben 2 dilim yedim biraz da arkadaşın spagettiden nasiplendim. Ayaküstü fena sayılmaz.Pizzayı yapan adam Türktü ama Almanca konuşmaya devam etti sonradan da. Toplamda içeceklerle birlikte 20 - 25 € civarında bir para ödedik. Fotoğraf çekmemişim şu ibareyi koyalım da başımıza bir şey gelmesin: Bu pizza bizi fotoğrafı TripAdvisor'ın izniyle kullanılmıştır :)


Sachertorte şu fotoğrafta görmüş  olduğunuz sachertorte oldukça meşhur olup 1832'de icat edilmişmiş: gidip yemedim dememeli. Sacher hotel ve cafe sacher ya Albertini'ye ya Stepahnplatza ya Hobsburg'a ya İspanyol Atçılık okuluna giderken kesin karşınıza çıkar. Starbucksın tam karşısı! İşte orda! Yeyin!


Demel ise tarihi taa 1786ya uzanan kraliyet mutfağına tatlılar hazırlayan bir pastane! Sachertortenin mülkiyet hakkıyla ilgili de aralarında bir dava olmuş ama sanırım kaybetmişler. Biz iki kez gittik, birinde apfelstrudel birinde başka birşey yedik. Viyanaya kadar gitmişken buraya da girmek fena olmaz.

Hawelka ise ikinci dünya savaşını görmüş salaş bir cafe. Salaşseverler gidebilirler. Menü yok ne isteyeceğinizi bilmeniz gerekiyor. Turistler arasında da popüler sanırım. Türkiye'deki havelkaları bilmiyorum ama isim benzerliğidir sanırım. Çay kahve muhabbet için iyi. Bir de web sitesinde 1de kapanıyor yazsa da bize 12.30 da kapatacağız dediler. 


Hava kapalı ve akşam vakti çok da sıcak olmadığı için içerde oturku. Zaten sigara içmiyorsanız içerde oturmak daha keyifli gibi görünüyor. En azından salaşlığını daha iyi hissedebiliyorsun. Havalar iyileşince dışarda da keyifli olur yine de.

Palmenhaus ise kahvaltısı için tavsiye edilen bir yerdi ama Hofsburg Sarayı'na doğru giderken önünden geçince burdaymış demek ki diyerek oturduk. Sera olarak inşa edilmiş anladığımız kadarıyla ve bir sera/bahçe ortamını içerde görebilirsiniz. Hemen yanında da tropikal kelebeklerin olduğu bir papillonhaus var ama ziyarete açık mı değil mi diye bakmadık. Kahvaltıyı evde yaptığımız için burda kahve içtik sadece. Hofsburg Sarayının bahçesinde yer alan Palmenhaus özellikle gündüz kahve içmek için çok iyi. Bu cafenin olduğu yerde çimlere yayılabilir, kitap okuyabilirsiniz. Yemek için de gidilebilir ama menü biraz tuzlu gibiydi.

Kolar da tripadvisordan bulup gittiğimiz bir cafe-bar. İşletmecisi İzmirliymiş Sivaslı garsonun dediğine göre. Logosundaki fırında bazlama benzeri bir şey yapıyorlar. Lezzet fena değil. Bir şeyler içip sohbet etmek için güzel bir yer.

Üç günde ancak bu kadar oldu ama cafeler yönündne özellikle daha nicesi kesin vardır. Aramak ya da aramamak işte bütün mesele bu.

Ayrıca:

Viyana Gezisi
Viyana Müzeler
Viyana Gezilecek Yerler

11 Nisan 2014 Cuma

Günübirlik Edirne Gezisi - Lüleburgaz Aktarmalı

By With 1 yorum:
Viyananı son yazısından önce yurtiçine dönelim. Lüleburgaz'da iş olunca bunu Edirne'ye bağlamak mantıklı geldi ve vurduk kendimizi yollara. Sabah 7'de İstanbul'dan çıktık yola. 



İlk iş kahvaltı, ilk durak Lüleburgaz'da Kabalka yorumlar gayet iyi diye gittik ve pişman olmadık. Mekan bahçesiyle de iç dekorasyonuyla da gayet güzel. 
Kahvaltı ise hem on numara hem de uygun fiyat. Özellikle otlu peynir ayrı bir güzel geldi. 3 kişilik serpme kahvaltı artı patates kızartması hesap 65 TL geldi. Tavsiye ederim. O civarda olanlar için akşam da tercih edilebilecek bir mekan gibi geldi.
Kabalka'nın plak koleksiyonu gayet güzel, canım çekti ama önce bir gramofon lazım :)
Kedili



Lüleburgaz'daki işimizi hallettikten sonra düştük Edirne yoluna. Oradaki ilk durağımız Balkan Savaşı Müzesi oldu. Balkan Savaşı'nda komutanlık yapan Şükrü Paşa'nın mezarı 2008'de buraya taşınmış ve anıt mezar yapılmış. Müze Kıyık Tabya'da; ilkokulda ve belgesellerde gördüğümüz tabyanın gerçek halini görmek için mutlaka görülmesi gereken bir yerde.
                                                
İaşe Cetveli

Aslında gayet güzel olarak hazırlanmış olsa da biraz bakımsızlık var, bazı eksik tablolar vs var ama yine de görülesi. Tabya'daki bölümlere girdikçe bazılarında otomatik olarak sesli anlatım başlıyor. Bizim vaktimiz kısıtlı olduğu için yazıların tamamını okuyamamış olsak da tepeden Edirne'ye bakmak ve tarih bilgisini güncellemek için güzel bir tercih.
Şükrü Paşa'nın vasiyeti tüyler ürpertici.


Yine Müzedeki panolarda gördüğüm İntikam Taşının daha önce hiç duymadığım ilginç bir hikayesi var. Balkan Savaşında şehit düşen oğlu Yüzbaşı Reşit Bey için üzerinde İntikam yazan bir anıt diktiriyor babası, bu anıt 1. Dünya Savaşı'nda Bulgarlar tarafından yıkılınca yeni harflerle yeniden dikiliyor.
Bundan sonraki durak Selimiye Arastası. Arasta çarşı demek, bu da haliyle çarşı :) Mısır çarşısının daha geniş hali. Turlanabilir, Selimiye Camii'ne burdan geçilebilir. Benzerlerinden çok da farkı yok. Edirne'ye özel Hardaliye diye bir içecek varmış. Denedik çok da hoşumuza gitmedi ama şıra sevenler bunu da beğenebilir. 

Ve Mimar Sinan'ın ustalık eseri Selimiye Camii. Beni ilk görüşte en fazla etkileyen cami desem yeridir. Bir an Süleymaniye'nin ustalık eseri olduğunu düşünüp şaşırsam da Selimiye'nin ustalık eseri olduğunu öğrenince "Hah!" dedim. Etkileyici, görülesi. Bilseydim böyle etkileyeceğini daha önce uğraşırdım gitmek için. Diyecek çok bir şey yok zaten.


Selimiyenin tavan işlemeleri gerçekten çok iyi.

Eski Cami (Ulu Cami)  ise Selimiye'den çıknca hemen yolun karşısında ve öylesine girdik ama burası da dev hat'larla oldukça etkileyici. Bursa Ulu Cami'de de böyle dev yazılar var ama burası daha çok etkiledi beni. Ulu Cami'ler de hakikaten bir şeyler var. Erzurum Ulu Cami  de oldukça etkilemişti.
Ve Edirne Ciğeri. Önünde kuyruk olan yerdir diye tarif edilen Aydın Ciğer Tahmis Çarşısı No:12'de. Biz de haftaiçi olmasına rağmen yer bulmak için biraz bekledik.Normalde çok acıkmamamıza rağmen 1,5 porsiyon ciğeri hiç zorlanmadan yedim ve kendimi durdurmasam daha da yiyebilirdim. Boğazdan akıyor ciğer. Kesinlikle tavsiye ederim.İki 1,5 bir tek ciğer kola şalgam ayran yoğurt ve biberler 61,5 TL hesap geldi. Biberleri yemeden önce iki kere hatta üç kere düşünün. Gerçekten acı. Ciğeri yemeden önce hiç düşünmeyin.
Sonraki durağımız Sağlık Müzesi. http://saglikmuzesi.trakya.edu.tr/ Trakya Üniversitesi'ne ait bu müze 2004 yılında Müze Ödülü almış. Amasya'daki Sağlık Müzesi'ne benziyor ama sanırım Amasya'daki Sabuncuoğlu Müzesini daha çok sevmiştim. Tıp tarihine yönelik bilgiler, mankenlerle çeşitli gösterimler, modern tıp aletleri vs. Giriş 5 TL, Trakya Üniversitesi öğrencilerine, yaşlılara, öğrenci gruplarına vs ücretsiz. Görülmeye değer.
Sağlık Müzesi'nden rotayı Karaağaç'a çevirip Karaağaç İstasyonu'na gittik. Eski Edirne Tren Garı'nın olduğu bu yer Trakya Üniversitesi Rektörlüğü ve Güzel Sanatlar Fakültesi olmuş, okumak için gayet keyifli görünüyordu. Bahçe'de Lozan Anıtı, eski tren vagonları,istasyona ait eski binalar var. Gar binası ise hem öğrenci işleri vs olmuş hem de İlhan Koman Resim Heykel Müzesi hem de Lozan Müzesi var. Lozan Müzesi'nde orijinal olarak sanırım yalnızca İsmet İnönü'nün askeri kıyafeti var.

Lozan anıtı

Resim Heykel Müzesi'nde ise Türk ressamların eserleri var. Burda ilginç olan oda da ise 2004-2005 yıllarında Sağlık Müzesi'nde yer alırken bir saldırıyla yırtılan hasar gören resimlerin sergilendiği oda. Gidilip gezilebilir karşısındaki cafelerde çay kahve içilebilir. 


İstasyondan ayrıldıktan sonra sınırları zorlayalım diyerek Pazarkule Sınır Kapısı'na kadar gittik ama zorlamadan geri döndük. Bu civarda yunan alfabeli tabelalar ilk anda ilginç geliyor ama sonra geçiyor tabi bu :) Her ne kadar daha önce karayoluyla yurtdışına çıkmış olsam da aynı tarlanın bir tarafının bir ülke diğer tarafının başka bir ülke olması yine de ilginç geldi.

Ve gezinin son durağı Meriç. Meriç kıyısında kahve içemedik, çayla yetindik. Daha uzun vakit geçirilebilir, kahvaltı yapılabilir. Manzara seyredilebilir. Biz zaman kısıtından dolayı iki çayla yetindik. Nehir de nehirmiş hani dedirtiyor Meriç, mevsimin bahar olması daha güzelleştiriyor sanırım. Burda da bir mola şart.
Bundan sonra geri dönüş yolculuğu başlıyor. Edirne bir günde kesinlikle keyifli ve daha fazla zaman geçirilebilecek daha fazla gezilebilecek bir yer. Bakalım bir dahaki gidişte eksik kalan yerleri de tamamlarız belki. Bakalım.

9 Nisan 2014 Çarşamba

Viyana Gezilecek Yerler

By With Hiç yorum yok:
Müzelerin bahçeleri çevreleri oldukça güzel ve dinlendirici ama müzeleri ve diğerlerini ayrı ayrı yazmak daha iyi olur diye düşündüm. Viyana Müzeler linkinden müzeleri, aşağıdan da diğer gittiğimiz yerleri okuyabilirsiniz.


                                                             
Viyana deyince akla klasik müzik geliyor opera geliyor dediler biz de alalım bir bilet dedik. Şu sitede çeşit çeşit biletler var, biz sanırım en ucuzu olan Annakirche denilen kilisedeki konser için aldık biletimizi. Sadece ve sadece 30€. Çok daha pahalısı da var tabi. 1 saatlik konser fena değildi, hele müzikten bizim kadar anlıyorsanız tam size göre. Daha iyisi mutlaka vardır. Biletinizi illa online almak durumunda değilsiniz, yolda da vilet satmaya çalışanları göreceksiniz. Biz hiç muhattap olmadık ama sanırım aynı fiyatlardır. Operayla ilgili herhangi bir çalışmamız olmadı.

                                                            
Aziz Stephan Kilisesi: Stephanplatzda kocaman önünüze dikiliyor zaten. Duomo dedikleri şekilde bir kilise. dış cephesinde yeniçeriyi öldüren papaz resmi ilgi çekiyor, ihtişamlı bir kilise, akşam girince çok za ışıkla daha ilginç oluyor. Biz çıkmadık ama 9.30a kadar Viyanayı tepeden izleyebileceğiniz bir yere çıkaran asansör de bu kilisenin içinde.

                                               
Karlskirche: Metrodan Karlsstadda inince göreceksin sakın şaşırma. Hem burdaki tarihi tren istasyonu görüntüsü hem de kilisenin dıştan görünüşü oldukça güzel.Kilise girişi 8€ olduğu için buraya girmedik ama içi de güzeldir herhalde.

NaschMarket: Sebze Meyve Kahve vs pazarı, bazı bizde olmayan meyve sebzeler, kahve içecek, atıştırmalık yiyecek yerler var, mısır çarşısının alaman konsepti denebilir belki. Zeytinleri özellikle canım çekti ama sadece ayaküstü kahve içip yürümeye devam ettik. Fena değil. Karlsplatzın dibi olması hasebiyle yarım saatliğine uğranabilir.
                                                   



Tuna Nehri:Metroyla gidiyorsun hop Donauinsel durağında  iner inmez fantastik bir nehir çıkıyor, hakkaten tuna da tunaymış diyorsun. yanındaki çimlerde uzan, restoranlarda balık ye, piknik yap, top oyna. on numara beş yıldız. kesin gidilmeli.


                                

Belediye Binası: namı diğer Rathaus Akşam ışıklı hali daha etkileyici, biz önünden geçtik siz de geçin.
                                                   

Burg tiyatrosu: Viyananın meşhur tiyatro binası imiş, Thomas Bernhard'dan Odun Kesmek'i okumadıysanız okuyun. Burg tiyatrosunun içini görmesem de önünde bir berjer koltuk olsa da otursam dedim resmen. 



Hundertwasserhaus ise kendisini yapan mimarın soyadıyla anılan renkli bir apartman, içinde yaşayanlar olduğu için bakıyorsun dışardan sadece, çok anlamasam da Barselona'da Gaudinin yaptığı evlere benzettim biraz. Karşısındaki çarşıda gayet güzel bir şekilde apartmanla uyumlu olarak yapılmış. Wienmitte durağından yürüyerek 15 dakikada gittik biz. Alternatifler vardır belki. Bu arada pek pahalı viyanada magnetler en ucuz burdaydı sanırım.

Gitmediklerimiz:

Opera Binası: Önünden geçtik, her yer devasa binalar olunca hmmm diyorsun bir süre sonra. Adamlar 16. 17. yüzyıldan bu yana dev binalar inşa etmişler ve Hamamönünün Ankaranın "old town" kısmı olduğu düşünüldüğünde her yere hani old town diye bakıyorsun bir süre.


Mariahilferstrasse: Alışveriş caddesi imiş, bir nevi istiklal sanırım museumsquartier'de dibine kadar gitmiş farketmemişiz ama mağaza her yerde mağaza. Karlstadtan çıkıp Stephankircheye giden yol da fena değil mağaza vitrini bakmak için. Ama sanırım mariahilfer de daha uygun seçenekler de vardır.


Prater: Meşhur lunapark ve dönme dolap varmış, farkında olsak giderdik belki.


Seegrotte: Metroda reklamını gördük. Avrupanın en büyük yeraltı nehri imiş ve gidemediğimize en çok üzüldüğüm yer. Viyananın 17 km dışında imiş arabayla, çift vesait otobüsle veya 46€ vererek turla gidilebilir. Bilgiyi otel Sacherin yanındaki turizm bürosundan alabilirsiniz.

Ayrıca:

Viyana Gezisi

Viyana Müzeler

Viyana Yeme İçme ve Cafeler

7 Nisan 2014 Pazartesi

Viyana Müzeler

By With Hiç yorum yok:
Viyana pahalı memleket, müzelere giriş de öyle, 10€, 15€ değişiyor. Kombi biletler var ama kafamız karıştığı ve pek bilmediğimiz için onun yerine tek tek aldık muhtemelen zararlı çıktık. Ayrıca Viyana Kart'ın da müzelerde indirim yaptığı yazıyor ama onu da net olarak anlayamadık. 34€ karşılığında 7 müze opsiyonu vardı bir yerde de mesela. Şu sitede Saray biletlerine bakabilirsiniz.

Benim tavsiyem gitmeden önce hangi müzelere gitmek istediğinizi belirleyip Sacher Hotel'in dibindeki Turizm bilgilendirmeye en ekonomik nasıl olur onu sormak ve ordan biletleri almak. Biz yapmadık siz yapın. Hem gelir gelmez Cafe Sacher'de Sachertorte yer güzel bir başlangıç yapmış olursunuz hem de en ekonomik ve hızlı çözümü bulmuş olursunuz. Gayet güzel yardımcı oluyorlar. Çekinmeyin. Gelelim bizim gittiğimiz yerlere.


Hofburg Sarayının çevresini dolaştık, hem arkasında hem öönünde uzanıp yatmak kitap okumak vs için güzel bir bahçe var, Kütüphane, İspanyol Okulu, Albertina, Opera vs hep bu civarda.


National Bibliothek: Hofburg Sarayının orda bulunması için biraz dolaşmak gerekiyor ama 200.000 kitaplık kolleksiyonu ve ihtişamıyla gitmeye değer



Belvedere:  Güzel manzara demek, yazlık saray burası. Yukarı ve Aşağı Belveder diye iki kısım var biz Yukarı Belvedere'e gittik, Klimmt'in meşhur Kiss Tablosu burada, bunun yanısıra Klimmt'in diğer eserleri ve farklı ressamların eserleri ayrıca bazı antik heykeller de mevcut. 
Alpine Garden isimli bahçede belirli yüksekliğin üzerinde tyetişen çeşitli ağaçlar, çiçekler, otlar ve bonzailer görebilirsiniz buranın girişi 3,5 Euro hemen yanından girilen botanik bahçesine giriş ise ücretsiz.

Schönbrunn:  Saray, bahçeler, hayvanat bahçesi, labirent, apflestrudelşov, manzara! Tüm gün burada geçebilir. Saray turunda iki tip var: kısa tur 28 odayı, uzun tur 40 odayı anlatıyor. Sesli rehberlerde Türkçe seçeneği de var, anlatım ve zamanlama iyi ayarlanmış.



Neptün Çeşmesi

Shönbrünn Saray Bahçesi,  bahçede yürümek, oturmak ayrı bir keyif.



Ağaçların tepelerinin bile aynı hizada olması için uğraşmış adamlar.



Viyana Tarih Müzesi:Karls Kirche'nin hemen yanında. Normalde üç kat ilk kat milattan önceden 1500e kadar ama tadilat halindeydi.Ama asıl gitme sebebimiz orada Viyana kuşatmalarına ilişkin sergilenen haritalar silahlar ve bazı eşyalar. Aşırı zengin bir koleksiyon değilse de güzel bir müze, Bunların yanı sıra birkaç tane Klimmt ve Egon Schilloy eseri de görebilirsiniz.Sanatla aram çok iyi olmadığından diğer ressamları hatıralayamıyorum.



Mozart Evi ise iki tane. Birinin önünden tesadüfen geçtik, Mozart şu yıllarda burda yaşadı diye, diğerini müze yapmışlar ama pek beğenmedik, konulan bir çok şey reprodüksiyon, Ev kısmındaki buralarda ne olduğunu bilmiyoruz ama acaba masa şurada mıydı yoksa burada mıydı tadında tayfun talipoğlu anlatımını da pek beğenmedik. Ama ne işime yarayacaksa Mozart'ın mason olduğunu, kumarbaz olduğunu öğrendim. Ayrıca müze olan ev Figaro'nun düğününü bestelediği ev imiş ve bu parça viyanada çok sevilmeyip Pragda listelerde zirveden inmemiş.

Bunlar bizim gittiklerimiz, uğradıklarımız. Tam listeyi şurdan bulabilirsiniz.

İyi Gezmeler!

Ayrıca Bakınız:

Viyana Gezisi
Viyana Gezilecek Yerler
Viyana Yeme İçme ve Cafeler

Popüler